Alsancak Gazetesi EKONOMİ Yerli üretimle küresel güç: Türkiye'nin savunma zaferi

Yerli üretimle küresel güç: Türkiye'nin savunma zaferi

Türkiye, savunma sanayiinde büyük bir dönüşüm geçirerek, insansız hava araçları ve savaş gemileri gibi çeşitli teknolojiler üretiyor ve dünya pazarında yer alıyor. Yerli üretim oranı %80’e ulaşarak küresel bir teknoloji ihraççısı haline geldi.

Türkiye, savunma sanayiinde tarihî bir dönüşüm yaşıyor. İnsansız hava araçlarından savaş gemilerine, yeni nesil helikopterlerden füze sistemlerine kadar uzanan geniş bir yelpazede, kendi teknolojisini üretip dünyaya ihraç eden bir ülkeye dönüştü. Artık sadece askeri gücüyle değil, teknoloji ihracatçısı kimliğiyle de küresel ölçekte bir marka olma yolunda emin adımlarla ilerliyor. Bu yazıda, Türk savunma sanayisinin yükselişinin arka planını, etkileyici başarı hikâyelerini ve geleceğe dair vizyonunu detaylı şekilde ele alıyoruz.

Yerli ve Millî Dönüşümün Temeli: Kıbrıs’tan KAAN’a

Bu serüven aslında 1974 Kıbrıs Barış Harekâtı sonrası yaşanan ambargolarla başladı. Türkiye, dışa bağımlılığın risklerini yaşayarak gördü. O günden bugüne kadar geçen yaklaşık 50 yılda, savunma sanayine yapılan yatırımlar meyvesini verdi. Artık Türk Silahlı Kuvvetleri’nin ihtiyaçlarının %80’i yerli üretimle karşılanıyor. Savunma ürünlerinde dışa bağımlılığı minimuma indiren bu süreç, ülkeyi teknoloji ihraç eden bir noktaya taşıdı.

Bayraktar'dan KAAN'a: Gökyüzünde Türk Mührü

İnsansız hava araçlarında dünya çapında bir marka olan Bayraktar TB2, Ukrayna’dan Azerbaycan’a kadar birçok ülkenin güvenlik stratejilerinde başrol oynuyor. Polonya, Filipinler, Katar, Somali ve daha onlarca ülke bu sistemleri aktif olarak kullanıyor.

Şimdi sırada çok daha büyük bir adım var: KAAN. Türkiye’nin yerli ve millî savaş uçağı projesi olan KAAN, sadece bir uçak değil; Türkiye'nin teknoloji ve mühendislikte ulaştığı seviyenin bir nişanesi. Aynı şekilde, insansız savaş uçağı Kızılelma, 5. nesil hava gücüne geçişte dönüm noktası olacak.

Mavi Vatan'da Yeni Aktör: MİLGEM ve TCG Anadolu

Denizlerde de tablo aynı şekilde değişiyor. MİLGEM projesi kapsamında inşa edilen modern korvetler, sadece Türk Donanması’na değil, Filipinler ve Pakistan gibi dost ülkelere de hizmet ediyor.

Dünyanın ilk SİHA gemisi TCG Anadolu ise tam anlamıyla bir oyun değiştirici. Hem donanmanın vurucu gücünü artırıyor hem de Türkiye’yi mavi sularda stratejik bir aktör haline getiriyor.

Türkiye'nin Savunma Ürünleri Artık Dünyanın Her Yerinde

Latin Amerika’dan Asya’ya, Avrupa’dan Afrika’ya kadar birçok ülke Türk savunma sanayi ürünlerini tercih ediyor. İşte bazı çarpıcı örnekler:

Filipinler: ATAK helikopterleri

Polonya: Bayraktar TB2

Pakistan: MİLGEM gemileri

Ekvador: Türk zırhlı araçları

İtalya: İHA siparişine hazırlanıyor

Malezya: Korvet alımı için anlaşma sürecinde

Kazakistan: Zırhlı araç ithalatı yapıyor

Bu tablo, Türkiye'nin artık sadece bölgesel bir güç değil, küresel bir savunma oyuncusu olduğunun göstergesi.

Rakamlarla Türk Savunma Sanayi

2024 İhracatı: 7,15 milyar dolar (rekor)

2025 Hedefi: 10 milyar dolar

Yıllık Gelir: 16 milyar dolar

Toplam Proje Hacmi: 100 milyar dolar+

Aktif Şirket Sayısı: 3.500+

İstihdam: 100.000 kişi

Ar-Ge Harcaması: 2,8 milyar dolar

Bu veriler, sadece savunmada değil, ekonomide de kaldıraç etkisi yaratan bir sektörden söz ettiğimizi ortaya koyuyor.

Ortak Üretim ve Teknoloji Paylaşımı: Türkiye Farkı

Türkiye'nin bu başarısında sadece kaliteli ürün değil, esnek iş birlikleri ve teknoloji paylaşımı da rol oynuyor. Batılı savunma devlerinin çoğu teknoloji paylaşımına kapalıyken, Türk firmaları (TAI, ASELSAN, ROKETSAN, HAVELSAN vb.) ortak üretim için kapılarını açıyor.

Mısır, Katar, BAE, Suudi Arabistan gibi ülkelerle ortak üretim çalışmaları masada. İtalya ile Baykar’ın Piaggio ortaklığı bu alanda yeni bir sayfa açtı. Bu adımlar, Türk savunma ürünlerini sadece "al-sat" değil, stratejik iş birliklerinin merkezine yerleştiriyor.

Avrupa ve ABD'ye İhracat: Algıyı Yıkan Gerçek

Zannedilenin aksine, Türk savunma sanayisinin en büyük pazarları Orta Doğu değil, Avrupa ve Kuzey Amerika. Türkiye, ABD’ye savunma ürünleri satan nadir ülkelerden biri.

Şu an ihracatın yaklaşık %40’ı bu bölgelere yapılıyor. Bu da, dünya sahnesinde kabul gören bir kaliteye ve güvenilirliğe ulaşıldığını gösteriyor.

Gelecek Vizyonu: Savunma ile Değil, Değerle Anılmak

Türkiye artık sadece güçlü bir orduya sahip olmakla yetinmiyor; aynı zamanda bu teknolojiyi satarak, dostlarına aktararak ve bu alanı ekonomik bir değere dönüştürerek küresel stratejik denklemin bir aktörü olma yolunda ilerliyor.

Savunma sanayisi, Türkiye için sadece bir güvenlik meselesi değil; aynı zamanda ekonomi, teknoloji, dış politika ve küresel vizyon meselesi. Tıpkı bir zamanlar "Anadolu Kartalı" denildiğinde akla sadece askeri tatbikatların değil, bugün bir uçağın geldiği gibi… Artık "Türk Savunması" dendiğinde sadece ordu değil, bir marka anlaşılıyor.

"Yapamazlar" denilen her şey, artık yapıldı. Hatta ihraç edildi. Türk savunma sanayisi, geçmişin travmalarından doğdu; geleceğin teknolojisiyle büyüdü. Şimdi ise dünyaya Türk imzası atılıyor. Ve bu daha başlangıç.

Yorumlar
* Bu içerik ile ilgili yorum yok, ilk yorumu siz yazın, tartışalım *